Sivil toplum kuruluşlarının karar alma mekanizmalarına etkin katılımı büyük ölçüde diyaloğa bağlıdır. YADA olarak yürüttüğümüz “Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarına İlişkin Algılar ve Yaklaşımlar” araştırmasıyla, hem kamu yöneticileri hem de yurttaşların, sivil toplum kuruluşlarının karar alma mekanizmalarına katılımının demokrasi için ön koşul olduğuna inandığını tespit ettik.
Sivil toplum kuruluşlarının karar alma mekanizmalarına etkin katılımı büyük ölçüde diyaloğa bağlıdır. YADA olarak yürüttüğümüz “Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarına İlişkin Algılar ve Yaklaşımlar” araştırmasıyla, hem kamu yöneticileri hem de yurttaşların, sivil toplum kuruluşlarının karar alma mekanizmalarına katılımının demokrasi için ön koşul olduğuna inandığını tespit ettik. Ayrıca, yurttaşlar ve STK temsilcilerinin, STK’lar arasında iletişim, diyalog ve işbirliği eksikliğinin altını çizdiğini gördük. Türkiye’de STK’lar, üzerinde çalıştıkları konularla ilgili bilgi üretmek veya veri paylaşmak yerine, genellikle kendi özel projelerine odaklanıyor. Buradaki asıl mesele STK’ların birbirlerinin çalışmalarını ve çabalarını takip etmemeleri ve birbirlerinden olumlu yönde etkilenmemeleridir. Türkiye’deki siyasal ve toplumsal kutuplaşma sivil toplum etkileşimlerine de büyük ölçüde yansıdığı için STK’lar birbirlerini mesele odaklı algılamaktan ziyade konum odaklı olarak algılıyor. Bu da özellikle farklı kimlik ve kökenden gelen STK’ların bir araya gelmemesi, demokratik bir diyalog kurmaması ve dolayısıyla etkisizleşmesine sebep oluyor. YADA olarak bir başka çalışmamızda; çeşitli STK’lar arasında diyaloğun kurulabileceği alanlarda önemli bir yöntem ürettik. STK’ların, varoluşlarını ve ontolojilerini tartışmadan, meselelerine odaklanarak tartışabildikleri ortamlar yaratmaya başladık. Sivil Konuşmalar adını verdiğimiz bu buluşmalarda STK’ları bir araya getirerek, birbirlerini dinlemelerini sağladık. Bunun bir adım ötesine geçebilmek, STK’ların birbirlerini sadece dinlemek değil ortak meseleleri karşılıklı diyalogla tartışabilecekleri Meydan buluşmalarını başlattık. Meydan’ı YADA olarak uzun yıllar yaptığımız araştırmalar ve gözlemler sonucunda tespit ettiğimiz sivil toplumun kendi içine kapanma halini aşmak için ortak paylaşım ve çalışma alanları yaratarak diyalog ve müzakere zemini hazırlamak amacıyla geliştirdik. Türkiye’de sivil toplum olarak, kutuplaşmanın yansıması olan bu tecrit sorunun üstesinden gelmek için geliştirdiğimiz Meydan buluşmalarıyla; Türkiye sivil toplumunun kutuplaşmaya verdiği katkı ile yüzleşmesini sağlayacak, diğerinden daha fazla hak iddia etmeden ve diğerini kendine benzetmeye çalışmadan konuşabileceği, demokratik bir müzakere ortamını yaratmaya gayret ediyoruz.
Sivil toplum kuruluşları olarak yeni bir diyalog ve müzakere modelini hayata geçirmek üzere konuşmak için buluştuğumuz ilk Meydan’ı farklılıkların bir arada yaşayabilecekleri şehirleri konuşmak için kurduk. Türkiye’nin meseleleri üzerine konuşmak, dinlemek, müzakere etmek ve biriktirmek için bir araya geldiğimiz Meydan buluşması serisinin ilk etkinliğinde “Hepimize ait şehirleri hep birlikte konuşmak için” çağrısıyla farklı kökenden gelen ve farklı alanlarda çalışan STK’ları bir araya getirdik. Şehirlerin nasıl “hepimize ait” olabileceği üzerine şehir, kentleşme ve sürdürülebilirlik kavramı etrafında tartışmalar yürüttük. Bu tartışmaların birlikte yaşama konusunda ortaklaştıkları ve ayrıştıkları noktaları ele aldık. Katılımcı kuruluşların birbiriyle tanışmaları için alanlar oluşturduk, şehir tahayyüllerimizi, gerçekliklerimizi konuştuk ve şehirde bir arada yaşamın nasıl mümkün olacağını tartıştık.
Meydan buluşmalarının ikincisinde ise “Mülteci meselesi kimin meselesi?” çağrısıyla mültecilik alanında yapılan çalışmaları birlikte konuşmak, bu alanlardaki ihtiyaçları birlikte tartışmak üzere STK’larla bir araya geldik. Bu buluşmada da mülteci meselesine dair öne çıkan temaları daha derinlemesine konuşarak, farklı konuları farklı pencerelerden görmeye, birlikte keşfetmeye çalıştık.
Sivil toplumun toplumsal ve çevresel sorunları sahiplenme, keşfetme, tanımlama, gündeme taşıma, bilgi ve çözüm üretme deneyim ve becerilerini paylaşmak için kurduğumuz ikinci Meydan’da Türkiyeli STK’lar ve mültecilerin kurduğu STK’ların ilk kez bir araya gelmesini sağladık. “Mülteci meselesi kimin meselesi?” başlığıyla kurguladığımız bu buluşmada iki temel hedefimiz vardı: Bunlardan birincisi, mülteci konusuyla bağ kurabileceği halde bu bağı halihazırda kurmamış/kuramamış STK’ları düşünme ve bilgi alışverişine çağırmak; ikincisi ise alanda yapılan çalışmaların bakış açısını mikro perspektiften makro boyuta çekerek hak ihlalleri, nefret söylemi, işbirliği ve en önemlisi birlikte yaşam konusunda var olan pratikleri birlikte sorgulamaktı. Bu iki boyutta da hedeflediğimiz; tartışmanın başlamasına bir zemin hazırlamak ve bu zemini devam ettirecek aktörlerin işbirliklerine destek olmaktı.
Tüm bu çıktılarla birlikte, sivil toplumu, bir aradalığı, diyalog-müzakere ortamını destekleyecek farklı Meydan buluşmaları tasarlamaya devam ediyoruz. Herkesi de Meydan’ın bir parçası olmaya davet ediyoruz.