Sivil toplum kuruluşları, gönüllü kuruluşlar, kar amacı gütmeyen kuruluşlar, hükümet dışı kuruluşlar ve üçüncü sektör gibi pek çok farklı kavramla ifade edilirler. Bu kavram çeşitliliğine paralel bir sınıflandırma çeşitliliği de mevcut. Gerçekten de toplumsal yaşamdaki işlevleri, hedef kitleleri, statüleri, ölçekleri, çalışma biçimleri vs. açılardan türlü özgünlükler arz eden sivil toplum kuruluşlarını hem kavramsallaştırmak, hem de kategorilere ayırmak hayli zor. Ne literatürde, ne kamu kurumları nezdinde, ne de STK’ların kendi bünyelerinde üzerinde uzlaşılmış bir sınıflandırma kriterine rastlamak mümkün.
YADA, sınıflandırma problemine özgün ve kapsayıcı bir yaklaşım getirmek ve yukarıda sözü edilen sınırlılıkları aşmak amacıyla, “Türkiye’de Gönüllü Kuruluşlarda Sivil Toplum Kültürü” başlıklı araştırmanın bir çıktısı olarak, Türkiye’deki sivil toplumun özgünlüklerini, zaaflarını, farklılıklarını ve potansiyellerini dikkate alan yeni bir sınıflandırma önerisinde bulunuyor. YADA tarafından yürütülen diğer araştırmalarda da bir analiz aracı olarak kullanılan Sivil Topografya Sınıflandırması’nda aşağıdaki kategoriler yer alıyor:
Toplumun geneline göre dezavantajlı bir konuma sahip bireylerin, konumlarını güçlendirmek amacıyla bizzat meydana getirdikleri kuruluşlardır. Örneğin engellilerin meydana getirdiği engelli kuruluşları böyledir. Bu kuruluşlar, hem grubun kendi aralarında sosyalleşmelerini, hem kapasite artırımını hem de sorunlarına çözüm/hak arayışlarını önüne hedef olarak koyabilirler. Öte yandan bireylerin herhangi bir grup çıkarını korumak amacıyla bir araya gelişleri ya da yararlanıcıların bizzat kuruluşu meydana getirmeleri o kuruluşları bu kategoride anmak için yeterli değildir. Özörgüt için tanımlanan kıstas, bireylerin toplumsal eksende tanımlanabilecek dezavantajlı bir konuma sahip olmalarıdır.
Bir dezavantajlı grubun, doğanın, hayvanların, çevrenin, insan ve tüketici haklarının politika düzeyinde ve yurttaş vicdanında savunulmasını sağlayan kuruluşlardır. Bu kuruluşlar önlerine politikaların iyileştirilmesi veya uygulamaların düzeltilmesi gibi doğrudan hedefler koyarlar, ya da yurttaşları meselenin sahibi haline getirmek gibi dolaylı bir fayda hedeflerler. Öte yandan bir fikri, ideolojiyi, bir çıkarı, bir grubun doğrusunu, mesleki bir faydayı savunan ve/veya temsil eden kuruluşlar, bu konularda politika değişimlerini hedefleseler de, bu sınıflandırmanın tercihinde “savunucu” kategorisine girmezler. Savunucu kuruluşlar, hak talebi, ayrımcılığa maruz kalma gibi evrensel değerler açısından mağdur olan kesimlerin faydasını hedefleyen kuruluşlar olarak tarif edilmektedir.
Belli bir dünya görüşü ya da inancı paylaşan bireyleri bir araya getiren, paylaşım veya paylaştıklarını tanıtma ve/veya yaygınlaştırma doğrultusunda faaliyetler yapan kuruluşlardır. Bu tür kuruluşların genellikle siyasi çevrelerle organik ya da dolaylı bağları vardır. Bu kuruluşlar, daha pasif yayılmacı olsalar da, genellikle Türkiye’nin temel sorunlarında taraf olurlar ve kamuoyunu etkilemek amacıyla açıklamalar, hatta eylemler ve mitingler yaparlar.
Toplumun yoksul kesimlerine ya da dezavantajlı konumdaki kesimlerine yönelik ayni ve/veya nakdi yardımlar veya hizmetler sağlayan kuruluşlardır.
Doğrudan maddi ya da maddi karşılığı olan yardımlar yapmayı değil de ilgili dezavantajlı grubu fiziksel olarak güçlendirerek korumayı önüne hedef olarak koyan himayeci nitelikte hayırsever kuruluşlar da mevcuttur. “Himayeci Hayırsever Kuruluşlar” genellikle dezavantajlı grubun yakınları ya da bu grupla ilgilenen uzmanlar tarafından kurulurlar. Kimi daha az görünen örneklerinde ise, o dezavantajlı gruba sempati besleyen gönüllülerin “Himayeci Kuruluşlar” meydana getirmelerine de tanık olunur.
Belli bir konuda uzman bilgi üreterek sivil toplumun diğer kuruluşlarına zemin sağlayan, üretici ve yaratıcı kuruluşlardır. Her kuruluşta uzmanlık eksenli çalışmalar yapılıyor olabilir, fakat uzman kuruluşların mevcudiyet sebebi bilgi üretmek, bilimsel çıktılar sağlamaktır. Uzman Kuruluşlar da Savunucu ve Siyasi Yönelimli Kuruluşlar gibi, ürettikleri bilgi dolayımı ile kamuoyuna seslenirler. Fakat farkları nesnellik sınırlarında kalmaları ve tarafgir çağrılarda bulunmamalarıdır. Bunun yerine ele aldıkları meselelerdeki yaklaşımları geliştirecek, çeşitlendirecek bilgi donanım ve altyapısını sağlama misyonu ile hareket ederler. Uzman Kuruluş olarak var olan kuruluşların özsel olarak olmasa bile olumsal olarak Savunucu ya da Siyasi Yönelimli kategorideymiş gibi davrandığına tanık olmak mümkündür. Ancak bu kuruluşlar itibarlarını yöneldikleri bu kategorilerden değil uzmanlıklarından alırlar. Bu özelliklerini korumak için nesnellik iddialarını kaybetmemeleri önemlidir.
Kamu faydasına bir yapıyı, mekanı, semti iyileştirmeyi, inşa etmeyi, korumayı önüne koyan kuruluşlardır. Bu davranış, Türkiye’nin en eski ve yaygın hayır işleme davranışıdır. Bilindiği üzere, “sevabına” yapılan çeşmelerin üzerinde “hayrat” yazar. Camiler, Müslümanlar ibadetlerini rahatça yapabilsin diye hayırseverler tarafından yaptırıla gelmiştir. Ne var ki Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana camilerin zaman zaman politik, zaman zaman cemaatçi nitelikleri ya da misyonları da olageldiğinden, cami yaptırma, bir hayır işi niteliğini korumakla birlikte bir cemaat ya da çevre ile güçlü bağlantılar içerisinde de olabilmektedir. Bu nitelikleri ile kimi cami yaptırma ve yaşatma dernekleri Siyasi Yönelimli Kuruluşlar gibi hareket ederler. Bunun dışında bu kategorideki yaygın bir tür de daha yeni bir davranışı tarif etmektedir. Bu tür, yaşanılan mahalleyi, semti, siteyi korumayı, güzelleştirmeyi ve mahalleli ile dayanışmayı önceler. Dayanışma nitelikleri ile Hayırsever, güzelleştirme nitelikleri ile aşağıda söz edilecek Sosyalizasyon kategorisinin özelliklerini gösterirler.
Bir coğrafi ya da kültürel kökeni paylaşıp, başka bir coğrafya ya da kültür içerisinde yaşayanları bir araya getiren kuruluşlardır. Genellikle üyelerinin sosyalleşmelerini, kökenlerine duydukları özlemlerini gidermelerini, bağları sürüyorsa geriye yönelik hizmetler yapmayı ve üyelerinin yeni ortamlarındaki sorunlarıyla baş etmelerinde onlara destek olmayı hedeflerler. Bunların önemli bir kısmı, bir şehir ya da köy kökenli olup da daha büyük yerleşim merkezlerine göçmüş olanlar tarafından meydana getirilen kuruluşlardır. Üyelerinin birçoğu aynı mahallelerde ya da yakın yerlerde yaşarlar. Geldikleri yerlerle bağları zayıflamış da olsa sürmektedir. Öte yandan bu kategoride ortak bir coğrafya geçmişine referans verilse de, o coğrafyadan tamamen kopmuş topluluklar da mevcuttur. Bu toplulukların meydana getirdiği “Hemşeri Kuruluşları” da öncekiler gibi geçmiş yaşam paylaşımını canlı tutmak, kültürü yaşatmak ve tanıtmak için çaba sarf ederler. Hatta bunların bir kısmı, kendi bağları kopsa da cemaatlerinin ya da soydaşlarının başka ülke ya da coğrafyalardaki acılarını paylaşmak, sorunlarının çözümü için çaba harcamak amaçlı faaliyetlerde bulunurlar. Bu özellikleri ile kısmen Siyasi Yönelimli kuruluşlara kısmen de Özörgütlere benzerler.
Bir hobi, sosyal paylaşım, ortak geçmiş nedeniyle sosyalleşme amaçlı bir araya gelme zeminleri sağlayan kuruluşlardır. Genellikle dışarıya yönelmezler. Nadiren paylaşımlar sırasında ortaya çıkan ürünleri toplumsallaştırırlar. Fakat bunu sosyal faydayı önceleyerek ve sistematik olarak değil, keyfi olarak yaparlar. Bu kuruluşlar genellikle bir hobiyi birlikte icra etmek isteyen ya da yaş, meslek veya kültürel açıdan emsalleriyle bir arada olmayı arzulayan yurttaşların oluşturdukları kuruluşlardır. Bu bir araya gelişlerin koro, sergi, kermes, vb. ürünleri de olabilmektedir. Fakat asıl olan icradan ziyade boş zaman aktivitesidir. Bu kuruluşların önemli bir kısmı da kağıt oyunları, okey gibi oyunların oynanabilme zeminini oluşturmak, sosyal çevreleri ile “eğlenme” ihtiyaçlarını karşılamak için kurulurlar.
Bir sanat ya da spor becerisine sahip bireylerin bu aktiviteleri düzenli yapmalarını ve yarışlara, müsabakalara, liglere, turnuvalara ya da çeşitli ulusal ya da uluslararası etkinliklere katılımlarını sağlamak hedefindeki kuruluşlardır. Türkiye’de en yaygın olanı (başta futbol olmak üzere) spor kulüpleridir. Yeni zamanlarda federasyonlaşan dans okulları da hızla çoğalmaktadır. İşletme gibi çalışan birçok spor ve sanat merkezi de bu kategorinin Pazar Eksenli kategoriye geçişliliği olan türleridir.
Bir kuruluşun, hukuki, iktisadi ya da etik nedenlerle kendi bünyesinde gerçekleştir(e)mediği etkinlikleri gerçekleştirmek amacıyla kur(dur)duğu kuruluşlardır. Birçok türü vardır. En yaygın olanları bizzat ayrı bir yönetmelik ya da yasal kararla kurulmuş “Gönüllü” kuruluşlardır. Bu kuruluşlar “Verem Savaş” derneklerinde olduğu gibi zamanla atıllaşabilir, “Halkevleri”nde olduğu gibi misyonlarının dışında faaliyetlere yönelebilirler. Diğer karşılaşılan bir Yan Kuruluş türü, kamu çalışanları ya da yöneticilerinin kendi çalışma ve refah koşullarını geliştirmek amacıyla kurdurdukları kuruluşlardır. Yine kamu çalışanları/yöneticileri öncülüğünde kurulan başka bir tür ise, bir hizmet eyleyen kamu çalışanlarının; mevzuat sıkıntıları nedeniyle hizmetlerinin önündeki engellere takılmamak ve/veya hizmetleri daha kolay ve konforlu sağlayabilmek için meydana getirdikleri ya da (belediye spor kulüpleri örneğinde olduğu üzere) kurumun öncelikleri dışında bir faaliyete iştirak etmelerini sağlamak amacıyla kurulan dernek, vakıf ya da kooperatiflerdir. Son bir tür de özel şirketlerin yan kuruluşlarıdır. Bu türde önceleri daha ziyade bir sermayedarın hayır işleri yaparak itibar kazanma misyonu ile kurulan örneklere rastlanırken, günümüzde daha ziyade şirketin itibar yönetimi ekseninde konu yönetimi, kurumsal sosyal sorumluluk ve hatta kimi sponsorluk faaliyetlerini yerine getirmek amacıyla kurulan ve bizzat mevcut şirket yöneticileri tarafından yönetilen Yan Kuruluşlar da meydana gelmeye başlamıştır. Öte yandan bu sınıflandırma açısından Yan Kuruluşlar bir sorun da teşkil etmektedir; zira her bir yan kuruluşun sınıflandırmanın çalışma prensibi doğrultusunda başka bir kategorisi de vardır. O kategorilere bu türleri dağıtmak ise kategorilerin özgün niteliklerini etkilemektedir. Zira Yan Kuruluşların birçok konuda her bir kategoriden farklılaşan nitelikleri mevcuttur.
Bir mesleğin ya da sektörün promosyonunu ve geliştirilmesini, bireylerin bu eksende çıkarlarının korunmasını sağlama hedefindeki kuruluşlardır. Genellikle oda gibi hareket ederler. Mesleğin geliştirilmesi, meslektaşların dayanışması, mesleki sorunların çözülmesi yönünde faaliyette bulunurlar. Mesleki çıkarları savunmaları itibari ile Savunucu Kuruluşlara benzeseler de evrensel temelli hak eksenli savunuculuk faaliyetlerinden farklı olarak tikel bir çıkarın maksimizasyonu motivasyonu ile onlardan ayrışırlar. Bazı türleri meslek ölçeğinde değil sektör ölçeğindedir. Sektörün itibarını ya da mevzuatlar karşısındaki ortak sorunları konu ederler. İşadamları dernekleri gibi özel bir sektöre odaklanmayanları da mevcuttur.
Pazar Eksenli kuruluşlar, çıkar üretme hedefli kuruluşlar olup aslında STK olarak değerlendirilmesi tartışmalı olan kuruluşlardır. Bir şirket olarak teşekkül olabilecekken, gönüllü kuruluş olmanın hukuki, etik ya da sosyo-kültürel faydalarından istifade etmek için dernek, vakıf ya da kooperatif olmayı hedeflerler. Öte yandan sivil toplum faaliyetlerine dolaylı destek sağlarken bireysel fayda üretmek suretiyle iktisadi faaliyette bulunanlar ile mahallî, sauna işletmeciliği, bir ürün satıcılığı gibi salt iktisadi faaliyette bulunanları ayrıştırmakta fayda olabilir.
Yukarıda tarifi yapılan kategoriler bir anlamda STK’lar için ideal tiplemeler. Elbette, bu özelliklerin birden fazlasına sahip olan STK’lar da var. Öte yandan STK’lar, ağırlıklı ya da öne çıkan özellikleri açısından ele alındığında büyük oranda tarif edilen bu kategoriler altında değerlendirilebilmekte.
Yukarıda tarif edilen kategorilerin bir özetini, hedef grup, kurucular ve amaçlarına göre aşağıdaki tabloda görmek mümkün. Tablonun ikinci sütununda Türkiye temsiliyetine sahip “Türkiye’de Gönüllü Kuruluşlarda Sivil Toplum Kültürü” araştırmasının sonuçlarına göre STK’ların Sivil Topografya Kategorileri’ne dağılımı yer almakta. STK’ların bu tasnife göre Türkiye’deki dağılımları incelendiğinde ağırlığı, daha çok toplulukların ve grupların oluşturduğu STK’ların meydana getirdiği, tek tek bireylerin bir araya gelerek kurdukları STK’ların ise tablonun alt sıralarında kaldığı görülmekte.
Sivil Topografya Kategorisi | Yüzde | Hedef grup | Kurucular | Amaçlar |
---|---|---|---|---|
Hemşeri | %17,2 | Hemşeriler | Hedeflenen grup | Sosyalleşme ve dayanışma |
Yaptırma Yaşatma Güzelleştirme | %11,4 | Semt sakinleri | Hedeflenen grup | İnşaat ve bakım, en fazla ibadethane inşaatı |
Sosyalizasyon | %10,7 | Hobi sahipleri, mezunlar, emsaller | Hedeflenen grup | Hobi aktiviteleri, sosyalleşme, network kurma |
Siyasi Yönelimli | %9,8 | Toplum | Politikacılar, politik oluşumlar | Propaganda |
Kulüp | %8,4 | Sporcular, sanatçılar, sporseverler | Hedeflenen grup | Yarışmalar, ligler, turnuvalar |
Yan Kuruluş | %7,2 | Kurucu kuruluşun paydaşları | Başka bir kuruluş (özel şirket veya Kamu kuruluşu) | Kurucu kuruluşa fayda sağlamak |
Meslek/Sektör eksenli | %5,6 | Meslektaşlar, sektör paydaşları | Meslektaşlar, şirketler | Bir mesleğin ya da sektörün promosyonu ve geliştirilmesi |
Hayırsever | %5,3 | Yoksullar, dezavantajlılar, mağdurlar | Hayırsever vatandaşlar | Yardım |
Özörgüt | %5,1 | Dezavantajlı bir grup | Hedeflenen grup | Sosyalleşme, dayanışma, savunuculuk |
Uzman | %4,7 | Karar vericiler, uzmanlar, politikacılar, kanaat önderleri | Uzmanlar | Bilgi üretimi ve paylaşımı |
Himayeci | %4,3 | Dezavantajlı bir grup, doğa ve canlı türleri | Dezavantajlı bireylerin yakınları ve/veya uzmanlar | Hassas toplumsal grupların veya doğanın korunması |
Savunucu | %3,3 | Hak mağdurları, doğa | Savunucu yurttaşlar | Farkındalık uyandırma, hak savunuculuğu |
Pazar Eksenli | %7,0 | Farklı toplumsal kesimlerin hepsi | Üyeler, yöneticiler | Üyelerin, yöneticilerin bireysel faydaları |